Rate-of-Living Theory

Bir arkadaşımdan gelen bu komik resmin yorumlanması: Aslında koşma, spor ve matematik bilgisi olmayanlar ve biraz da spor yapmaya gönlü olmayanların  kolayca kandırılabileceği  bir “felsefe gibi…

Orijinali Max Rubner tarafından 1908 yılında ortaya atılan fakat binlerce yıldır felsefe ve tıp düşünürlerinin işlediği “Rate-of-Living Teorisi” bir çok araştırmaya konu olmuş. Nedir bu teori: Bu araştırmalardan günümüze kadar pek çoğu internet sitelerinde mevcut. Genelde en güncel araştırmalara rağbet edilmesi gerektiği düşüncesi ile en son bilgileri aktarmaya çalışacağım. “Hızlı yaşa-genç öl” mottosu ile dilimize yerleşen bu teoriye göre her insanın ve canlının metabolizması çalışma hızı ile ters orantılı bir yaşam süresine sahiptir. Bunun açıklaması alınan fazla oksijenin oluşturduğu oksidatif zararlardan yavaş metabolizmaların daha az etkilendiği, dolayısı ile hızlı yaşayanların daha kısa ömürlü olacağı; yine her canlının belirli bir sayıda kalp atımı ve nefes hakkı olduğu ve bu nedenle de hızlı yaşamanın getireceği fazla kalp atışı ve nefes alma-vermenin ömrü kısaltacağı şeklinde yapılıyor.

Başlangıçta mantıklı görünen bu önermenin fazla bilimsel araştırmalara ve gereksiz tıp jargonlarına gerek kalmadan yanlış olduğu basit bir matematik hatta ilkokul birinci sınıf aritmetik işlemi ile ispatlanabilir. 

Diyelim ki bu teori ya da hipotez doğru, yani fazla hızlı yaşam, fazla kalp atımı, fazla nefes alma ve daha kısa bir yaşam… Normal insan Kalp atım sayısı (RHR) 60-100 olarak geçer tıp literatüründe; ortalama 80 atım/ dakika alırsak yılda 42 milyon atım demektir bu. Yine literatürde geçen ortalama 3.2 milyar atım kapasiteli normal bir kalp ile ortaya çıkan ömür (başka hastalık, kaza olmayacak, sadece atım hakkımıza göre) 76 yıl bir ömür biçiliyor bu 80 atımlık kişilerin ortalamasına. Bu ortaya çıkan rakam zaten bu dönem ortalama yaşam sürelerine denk gelmekte.  

Şimdi aynı kişinin koşuya başladığını ve bir-kaç yıl bunu devam ettirdiğini varsayalım-ki bu durum kendi üzerimde ve koşu arkadaşlarımda aynen vaki olmuştur – kalp atım hızı 80 iken 60’a düşecektir. Hatta başlangıçta 70-75 ise bu sayı 50-55 olmaktadır. Günde bir saatlik bir koşuda kalp atım hızı 55’ten 155’e çıkmakta, geri kalan 23 saatte ise 55-60 olarak gerçekleşmekte.  Koşan bir kişinin kalp atışını 1-saatlik koşu süresince 155, kalan 23 saatte  yaklaşık 60 atım/dakika alırsak ortaya çıkacak tablo aşağıdadır: Yani 95 yıllık bir ömür. 

Kalp atım sayıları Yaşam süre
1-dak 1-saat 1-Gün 1-yıl Tüm yaşam Yıl
80 4.800 115.200 42.048.000 3.200.000.000 76
60 155 92.100 33.616.500 3.200.000.000 95

Daha önce yazdığım yazı da verilen değerlerle bu yeni aritmetik hesabı da uyuşmakta. Günde 1-saat koşan birisi haftada 5-6 gün koşu sayesinde haftaya 1.5-2 gün eklemekte, tüm yaşamda  yani %20-30 artış. Bu da normal yaşam ortalaması olan  76 yılı 95 yıla uzatacaktır.  

Nefes alma konusu da benzer sonuç verecektir. Normal sedanter (spor yapmayan, hareketsiz)  biri yaklaşık 650 milyon nefes kredisi var ve dakikada 16 ortalama ile nefes alıyor bu yaklaşık 76-77 yıl yetiyor. Elit bir koşucu akciğeri genişlediğinden her nefeste daha fazla hacimde hava alacağı için dakikada 12-13  kez civarında nefes alması  yeterli olmakta. Bunun anlamı da daha önceki iki kriterle benzer şekilde nefes alma hakkının %25 daha fazla olması yani, yine 95’lere uzaması demek oluyor. 

An Hour of Running May Add 7 Hours to Your Life

Eğer bu hipotez doğru değilse zaten baştaki komik mantık yanlış olur. Yani kaplumbağa gibi yaşamaya mahkum değiliz anlamına.

Bu sitede yayınlanan ve kitap olarak da derlediğim makalelerdeki koşu-sağlık bağlantılı incelemelere bakıldığında uzun ömür bir yana kaliteli ve sağlıklı bir yaşam sunar koşmak, spor yapmak…

Sonuç olarak daha fazla koş, daha fazla ve kaliteli yaşa…

Bu gönderiyi hazırlayan ve attığı oltaya takılanlar kalp atım hızını, kaliteli yaşamı, açılmış bir nefesi, saatlerce yorulmadan koşabilmeyi, yarışmalarda 20’lik gençlerle yarışa bilmeyi bilmediklerinden ve yaşamadıklarından bu tip kolay aldatmacalara kapıla bilmektedirler. Ancak onlar için maalesef kötü haber: Hem kaplumbağa gibi yavaş bir yaşam, hem daha kısa ve hastalıklı, kalitesiz bir süreç onları beklemekte. 

“Rate-of-Living Theory” için bir yorum

  1. Kedi ulaşamadığı ete murdar der.Koşmak zor iş vücudu aktif hale getirmektir.Bu da insanın nefsinin rahat ve kolaylıktan yana olması nedeniyle tercih edilmeyen bir tarzdır. Bahane üretmek kolay bunu kendi mantık çerçevesine oturtmak bir teselli yolu mesala sigaranın zararları biliniyor aman hala bir bahane ile içen milyonlar var.İngiliz der ki yatıyorsan kal ayakta isen yürü yürüyorsa koş tabi bunu yaparken kullanılan malzemelerin kalitesi koşma süresini belirler.Ayakkabı enayi ve süspansiyonu zayıf olsa mafsalları dizleri eklemleri sıkıntıya sokar.Yeterince protein ve karbonhidrat alamazsan kasların ve kemik erimesine sebep olur (ileri yaşlarda ) yani bileli ve dengeli olmak gerekir.Yaptığın değerlendirmeye aynen katılıyorum.Selamlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir