All’s well that ends well

cüppeTez Savunma Jürisi(soldan): Yrd. Doç.Dr. İsmail Birer,.Prof. Dr. Nejat Basım, Dr. Cengiz Yardibi, Doç. Dr. Emin Akçaoğlu, Yrd. Doç. Dr.Adnan Güzel, Yrd. doç. Dr.Abdullah S. Karaman; 15 Ocak 2016; THKÜ

Shakespeare’in yazdığı bir oyun adı. Ancak bu oyun yazılmadan  önce de bilinen bir deyim. Anlamı sonu güzel, iyi biten her olay güzeldir, iyidir, süreç içinde pek çok sorunla karşılaşılmış olsa bile. 2013 yılı Mart ayı, THKÜ İşletme Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Emin Akçaoğlu’nu (sonrasında kendisi ile önce hemşehri çıktığım, eğitim süresince hocam, danışmanım, tez bitiminde de arkadaş olduğum) üniversitenin web sitesindeki telefon rehberinden tesadüfen seçerek aramam sonrası başlayan PhD serüveni ilk kilometre taşı Eğitimde son aşama olan bu konuda daha önce de yeltendiğim bir kaç girişim  gerek mevzuat gerekse torpilsizlik engellerine takılmıştı. Nihayet bu sitenin mottosu kapsamında koşu maratonundan çok daha uzun ve engelli bir başka bir maraton  daha tamamlanmış görünüyor.

Bu macera ile ilgili olarak, ne uzun akşam saatlerinde Ulus’ta izbe mekanlara park ederek gittiğim derslerden, ne öğretim kalitesinden, ne derslerden daha çok uğraştıran mevzuat konularından, bahsetmek istiyorum. Bu nedenle sadece, internet üzerinden görebildiğim geçici diploma ve tezimin keyfini çıkarmayı ve anı yaşamayı düşünüyorum (Jüri sonrası ABD”ye gitmek zorunda kaldığım için  bu son kısımın, formaliteler, vb., doktora sınıf-asker-elektronik arkadaşım Veli Usgurlu ve kızım Nur olmadan tamamlanamayacağını da bu vesile ile öğrenmiş oldum.)

Hedeflediğim ve bu sitede yayımladığım şekilde, üç yıl sonra, 60 yaşımı bitirmeden (30 Ocak 1956), 15 Ocak 2016 günü jüri üyelerince onaylandıktan sonra giydirilen doktora cüppesi ile, 15 Kasım 2015 günü saatimde kayıtlı 42.5 km. maratonun bitiş takının altından geçerken yaşadığım duyguları tekrar yaşamış oldum.

tez_summary 

önsöz: Bu çalışma, Türk Mobilya firmalarının uluslararasılaşma ve rekabet stratejilerini ortaya koyabilmek amacıyla hazırlanmıştır.  Bu vesile ile altmış yaşıma yakın beni doktora yapma konusunda cesaretlendiren, akademik program içinde verdiği derslerde işletme ve haricinde felsefe, eleştirel düşünme, hatta arkeoloji konusunda bilgi edindiğim, sonrasında, tez konusu seçiminden tez çalışması süresince baştan sona yönlendirmesi, geniş bilgi birikimi ve her türlü doküman desteği sunan tez danışmanım Doç. Dr. Emin Akçaoğlu’na;Mobilya sektöründe gerçekleştirilebilecek en çetin iş olan anket uygulaması konusunda, diğer bir çok firmanın aksine her türlü sorularıma yanıt veren ve birçok referans sağlayan Lazzoni Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Kababulut’a ve mobilya sektörünün duayeni Aykut Coşkan’a;Bu yaşımda hâlâ okula giderken ve masa başında çalışırken, “bu nereden çıktı” demeden bana destek olan eşim Hatice’ye, oğlum okuyor diye meraklanan 84 yaşındaki anneme, yaşıyor olsaydı gurur duyacak olan babama, istatistik konularında yardımcı olan oğlum Tarık’a, eşi Özlem’e, taslak tezin kontrolünde titizliğine güvendiğim kısımlar için kızım E. Nur’a ve eşi Turgay Tırakoğlu’na, sevgileriyle destek veren torunlarım Selin İpek, Duru ve Alp Tolga’ya teşekkür ederim. Reading,MA 12 Şubat 2016

“All’s well that ends well” için 15 yorum

    1. İlham kaynağı olmak iyi de, bu yaştan sonra o kadar koşuyoruz, çalışıyoruz, gençler sadece gaz veriyor.
      Sizleri de sahada bekliyoruz. Altmış yaşa kadar beklemeye gerek yok:)

  1. Sevgili Cengiz;
    Öncelikle çok kısa sayılabilecek bir sürede Doktora Eğitimini tamamlamanı ve bence daha önemlisi 60 yaşında Maraton koşma azmini ve başarını kutluyorum.
    Senin bu hedeflere ulaşman benim için zaten sürpriz sayılmazdı. (Ancak samimi olmam gerekirse maraton konusunda çok iddialı tahmin yapamazdım.)
    Belki niyet edip hedef koyarsan daha üst seviye ve performanslara erişeceğinden de hiç şüphem yok; ancak şimdi senden beklentilerimiz arttı; artık bu kazanımlarını topluma, gençlere aktarmalısın. Üniversitelerin bu iş için en uygun ortam olduğunu düşünüyorum. Üniversite gençliğinin ve çocuklarımızın vizyon problemleri var. Geleceğimizi şekillendirmek için gençleri tek düzelikten kurtarıp onları araştıran, okuyan, ilgili, bilgili, değerlerine saygılı, ülkesini seven her şeyden öte insanı seven bir kişiliğe taşımamız gerekir. Tabi ki sporcu kimlik ve güzel sanatlar alt yapılı bir karakter oluşturma konusu da çok önemli.
    Amerika dönüşü bu misyonu üstleneceğini inanıyor ve geleceğimiz olan gençleri yetiştirme konusundaki başarıları hikayelerini de heyecanla bekliyorum. Aslında sen kendinden pek bahsetmeği pek sevmezsin biliyorum ama öğrencilerine sadece hayat hikayeni anlatman bile başlı başına ders olur.
    Sevgi ile sağlıkla kal.
    Bülent AKSARAY

    1. Değerli Arkadaşım,
      Teşekkür ederim.
      Başlangıçta ben de maraton olsun doktora olsun, uzun soluklu çalışma ve iddialı hedefler olarak görmekte idim. Bu site mottosu kapsamında bir şeyler yapmam gerekiyordu. Önce hedefleri koyup peşine gidince, tabi ki gereklerini yerine getirmek şartı ile, bunların zor da olsa erişilebilecek basit insani konular olduğunu gördüm. Akademi sınavına da iddia üzerine girmiştim. Burada özne olarak kendimi görmüyorum. Burada göstermeye çalıştığım, gençlerden başlayarak ununu eleyip eleğini asan biz yaştakilere hatta daha ileri yaşlardakilere kadar herkese neler yapılabileceğini göstermek. Bunu neden yaptığımı da bilmiyorum. Ancak gerçekleştirdiğim için mutlu olduğumu söyleyebilirim. Eğer bir çokları gibi hiçbir şey yapmadan sadece yemeklere gidip geyik yapmış olsaydım yine bugüne gelecektim belki 20-30 kilo fazlası, daha az sağlıklı ve daha az kalan beyin hücreleri ile.
      Belki de yurt dışında uzun süre kalmaktan ve gelişmiş ülke insanlarının davranışlarını izlemekten dolayı, ki buralarda gençler zaten çalışıyor da yaşlılar da spor olsun, çalışma olsun eğitim olsun çok ileri örnekler oluşturarak ilham verebiliyorlar, diye düşünüyorum.

      Bu arada senin de çok isabetli olarak önerdiğin gibi, bu kadar çaba ve gayret sonucu harcanan enerjiyi işe çevirecek şekilde üniversitelerde ders verme konusu gündeme gelebilir. Ancak devlet üniversitelerinde bunun tatbik kabiliyeti yok gibi, mevzuat açısından. Şu anda 70’e yakın vakıf üniversitelerinin çoğu İstanbul’da. Ankara’dakilerde tanıdık bulabilirsem ve yaşın geçmiş demezlerse senin de bahsettiğin gibi gençlere deneyim ve bilgi birikimimi aktarmak için gerekli girişimlerde bulunacağım, ilgi görürse.

      Sağlıcakla,
      Cengiz

  2. Cengiz Bey, öncelikle sizi canı gönülden tebrik ediyorum. Siz ben de hep umut ışığı, rol model ve ilham kaynağı oldunuz. Çok şanslıyım ki profesyonel çalışma hayatıma sizin gibi değerli bir yönetici ile çalışma fırsatı yakalayarak başladım.Tecrübelerinizden faydalanılması gereken çok değerli bir hazine olduğunuzu düşünüyorum. Kariyerimin inşasında payınız büyük. Değerli önerileriniz ve tavsiyeleriniz hep kulaklarımda küpe olarak kalacak…
    Ellerinizden öpüyorum,
    Saygılarımla,
    Şeyma ZENGİN

    1. Sevgili Cengiz Abim; Doktoranla ilgili başka bir e-posta hesabıyla tebrik ettiğimi anımsıyorum.Ama burada da tekrar Eğitim alanındaki bu başarılı ve derece yaptığın maratonunu güzel sonuçlarıyla birlikte tebrik ediyor;kardeşin olmaktan gurur duyduğumu ifade etmek isterim.Hayırlı ve sağlıklı uzun ömürler dilerim.Kardeşin,Doğan…

  3. İnsana güzel şeyler hissettiren bir yazı olmuş. Size bir katkım, desteğim olmadı ama Mart 2013 diyorsunuz ya, sizinle o zamandan başlayan bir tanışıklığımız ve iletişimimiz olduğu için ayrı bir hoşuma gitti diyebilirim 🙂

Bir yanıt yazın