Yaşlılara-Koşmanın Sürpriz Faydaları

old_man_walking_with__a_hcKoşmanın sağlıklı olduğunu herkes söyler, koşanlar zaten görür, bilir. Koşmanın başta obezite ve buna bağlı ya da bağlı olmayan Tip 2 şeker, kalp hastalıkları, damar tıkanıklığı, yüksek tansiyon, inme, omurga hastalıkları, kanser ve olmak üzere pek çok hastalık konusunda olumlu katkılar sağladığı bütün araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Bunlara karşı bir kaç cılız ve bilimden uzak çevrenin belki kıskançlık, belki ilaç satma, belki başka nedenlerle koşmayın, hele yaşlanınca hiç koşmayın, oturun oturduğunuz yerde bir yerlerinizi kırarsınız gibi beyanları da arada görülebilmektedir. Fakat tüm bunların yanında son zamanlarda yapılan araştırmalarda ortaya çıkarılan sürpriz diğer faydaların neler olduğunu biliyor muydunuz?(*)
Okumaya devam et “Yaşlılara-Koşmanın Sürpriz Faydaları”

Bir yer hayal edin, düşünü kurun!

flapping_wingslilliput_panaromatüm evlerin en az bir cephesinin ormana baktığı…

tüm evlerin mimarisi farklı, her biri güzellik abidesi, bir zamanlar “lilliput evleri” diye taştan çok güzel maket evler vardı,onların gerçek boyutlarda inşa edilmiş olduğu, hepsinin hikayesi olduğunu hayal edin…

bu evlerden mutlaka ya bir prens ya bir prenses çıkmasını beklerken, bizim gibi alelade, işçi, memur, çocuk, yaşlı-genç, bekar-evli birinin çıkarak arabasına bindiğini ve sizi görünce mutlaka selam verdiğini… Okumaya devam et “Bir yer hayal edin, düşünü kurun!”

Türklüğünü Kaybetmemek

atatürkAmerika’da, Çinliler, Hintliler ya da Pakistanlılar kadar fazla olmasa da her şehirde Türkiye’den çeşitli amaçlarla buralara gelerek yerleşmiş ya da yerleşmekte olan Türklere rastlamak mümkün. Bazen bir alışveriş merkezinde gezerken Türkçe konuşmalardan, belki bazen davranışlardan çokça da Türkiye’deki tanıdık ve çevrelerden elde edilen referans bilgilerden uzaklarda nostalji oluşturacak bu tip olaylarla karşılaşmak ilk anda mutlu kılıyor insanı. Nerelidir acaba? Ne maksatla gelmişler, buralarda kalmışlardır? Mutlu mudurlar? Dönüş arzuları var mıdır? Yoksa temelli buralarda kalmaya mı karar vermişlerdir? Bir çok soru gelir geçer insanın aklından. Genelde referans yoksa pek temas edilmez nedense. Çekinilir birbirlerinden. Halbuki diğer ülkelerin insanları daha biri birine düşkün görünür. Çinliler, Hintliler hep bir aradadırlar. Reading (Boston yakınında bir town) sokaklarında koşarken bir çok evin önündeki bayrak direklerinde İrlanda ve İtalyan bayrakları, Amerikan bayrakları yanında asılıdır, belli ki gurur duymaktalar ait oldukları, geldikleri köklerinden. Bizimkiler acaba, benden bir şey mi ister, ya da kıskançlıktan dolayı mıdır bilinmez, uzak durular genelde, 40 yılın deneyim ve gözlemime göre.

Ancak bir de gururumuz olabilecek pozisyonlarda genelde üniversite ya da araştırma kurumlarında bilim insanı olmayı başarmış, Amerikalıların bile gıpta ile baktığı değerli insanlarımızla tanışma fırsatı ortaya çıkabilir. Nobel Bilim Ödülü kazanmış, halen Amerikalı olsa da eskiden bizden olan Prof. Aziz Sancar gibi çok nadir kişilerle karşılaşma şansımız olmasa da kendi çapında önemli kişiler memleketinizden, burada hemşehriler kastediliyor, ya da tanıdık çevrenizden “yaa bizim ……. de orada idi” gibisinden başlayan yardımsever düşüncelerle, tanışma fırsatı önünüze çıkabilir.

İşte bunun gibi bir “bizim de orada” vak’ası başımıza geldi. Gerçi bir çok kez benzeri olay başımızdan geçtiği halde bu sonuncusu biraz ilginç geldiği için yazmak istedim. Buranın, Boston, pek meşhur bir hastanesinde önemli bir konuda uzman bilim insanı bir hemşehrimiz olduğunu öğrenince, biraz merak, biraz gurur duyguları ile ve ayrıca referans veren yakınımızı kırmamak için isimden internette iletişim bilgisine erişildi. Tabi önemli olan bu kişinin Amerika’da da olsa bir sekreteri vardı. Numarayı bırakıldı. Çok kısa bir süre sonra aradığım gururumuz, hemşehrimiz bayan kendi cep telefonundan aradı. O kadar sevinmiş görünüyordu ki, cebini, e-mail’ini bırakarak muhakkak görüşmemizi istedi. Yaklaşık 20 dakika süren samimi telefon görüşmesinde, kendisi Türkiye’den yeni döndüğünü ve bir hafta-on gün içinde işlerini düzen koyduğunda muhakkak tekrar görüşüp buluşmayı düşündüğünü beyan etti. Konuşma sırasında aklımda kalan en heyecan verici konuşma: “Ben 30 yıldır buradayım ama Türklüğümü kaybetmedim, diğerleri gibi”  bir cümle idi. Bu da beni ve anlattığımda yanımda bulunan eşimi çok sevindirdi. Çünkü burada yerleşik çocukların böyle değerli ve bilgili kişiler ile tanışması fikir her zaman hoşumuza gitmiştir.

Yazıma bu kişi ile buluşup, görüştükten sonra neler yeyip içtiğimizi, yıllardır buralarda nasıl yaşandığını, buralarda bilim insanı olmanın ne kadar zevkli ve insanlık yararına olduğu, birazcık da “ne olacak bizim memleketin hali” muhabbeti ile devam etmem gerekirdi. Ancak, olay şu şekilde devam etti: Ben hemen kendimizi tanıtan bir e-mail döşedim. Döşedim derken kısaca yazdım fazla vaktini almamak için. Ve kendilerini ailesi ile birlikte ikindi çayına davet ettim, on gün sonrasına. Bir hafta sonra yanıt alamayınca, gelirlerse hazır olalım diye verdiği cep numarasını aradım. Türklüğünü kaybetmeyen bilim insanımız cevap veremedi. Normaldir, hastası toplantısı vardır dedim. Biraz sonra kendisi tarafından arandım. Ancak konuşmasından ben olduğumu bilmeden aradığını anladım. Numarayı henüz tanımadığından bir hastası ya da kendince önemli birinden geldiğini sanarak geri dönmüştü. Kendimi tanıtır tanıtmaz  “Şu anda klinikteyim, hemen geri arayacağım” dedi ve kapattık.

O gün bu gündür, ne mailime yanıt ne geri dönen bir telefon. Burada kesinlikle bir yanlış anlama durumu yok. Ben de bizim kültürde bir klasik olan bu durumu kabullenerek bir daha kendilerini rahatsız etmedim, tabi ki. Umarım çok acil bir olay araya girmemiştir.

No further comments!

Cengiz Yardibi,
Reading, MA, 14 Mart 2016

All’s well that ends well

cüppeTez Savunma Jürisi(soldan): Yrd. Doç.Dr. İsmail Birer,.Prof. Dr. Nejat Basım, Dr. Cengiz Yardibi, Doç. Dr. Emin Akçaoğlu, Yrd. Doç. Dr.Adnan Güzel, Yrd. doç. Dr.Abdullah S. Karaman; 15 Ocak 2016; THKÜ

Shakespeare’in yazdığı bir oyun adı. Ancak bu oyun yazılmadan  önce de bilinen bir deyim. Anlamı sonu güzel, iyi biten her olay güzeldir, iyidir, süreç içinde pek çok sorunla karşılaşılmış olsa bile. 2013 yılı Mart ayı, THKÜ İşletme Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Emin Akçaoğlu’nu (sonrasında kendisi ile önce hemşehri çıktığım, eğitim süresince hocam, danışmanım, tez bitiminde de arkadaş olduğum) üniversitenin web sitesindeki telefon rehberinden tesadüfen seçerek aramam sonrası başlayan PhD serüveni ilk kilometre taşı  Okumaya devam et “All’s well that ends well”

60 sonrası-taking charge of your health_4

Taking charge of your health has never been so important as it is today.
misdiagnosedCanan Karatay kolesterol, kalp sağlığı ve beslenme konularındaki makale ve röportajları, Ahmet Rasim Küçükusta “Biri Bizi Hasta Ediyor, Bir-İki-Üç Tıp, Büyük Kolesterol Yalanları ve diğer bir çok ”, İsmail Hakkı Aydın “Rabbim Beni Dokrorlardan Koru” daha bir çok değerli tıp doktoru profesörlerin kitaplarını okudukça, televizyondaki tartışmaları izledikçe, insanın kendi vücuduna ne kadar iyi bakması gerektiği kafaya dank ediyor. “El elin eşeğini ıslık çalarak ararmış” sözünün ne kadar geçerli olduğunu tekrar tekrar yaşarız yolumuz hastaneye, doktora düşerse. Hastaneler de artık tip tip. Devletin hastanesine gidildiğinde genelde kalabalık, ilgisizlik, ayak üzeri bir-iki dakika muayene ile hemen ilaç yazılır. Özele gidersen daha kapıda, danışmada selamlama sözü SGK’lımısınız, muayene farkı şu kadar, kayıt sırasında alırız, kredi kartına taksit yaparız gibi. Okumaya devam et “60 sonrası-taking charge of your health_4”

60 sonrası biraz istatistik

Örneklem Büyüklüğünün Belirlenmesi- Sample Size Calculation
Copy-writing-statisticsTezim için yaptığım anket “sample size-örneklem büyüklüğü” hesaplanması ve yorumlanması konusunda bir kaç istatistik mezunu genç ile yaptığım görüşme ve web üzerinde yaptığım Türkçe sitelerdeki açıklamalardan tatmin olmayınca kendimi “stattrek” sitesinde buldum. Bizim sitelerde gerek tercüme hatası gerek formüllerde verilen sembollerin açıklamalarda farklı olarak kopyalanmış olması ya da aktarma sorunu nedeniyle sağlıklı bir bilgi elde edilmesi olanaksız gibi geldi. Üstelik akademik düzeyde ve akademik unvanlarla yayınlanan bu notlar o kadar baştan savmaki…İşte benim derlediklerim: Okumaya devam et “60 sonrası biraz istatistik”

80.nci Büyük Atatürk Koşusu

20151227_134355_resized27 Aralık 2015 tarihinde Keklikpınarından başlayacak 80 nci Büyük Atatürk Koşusu (Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 96 ncı yılı) için kendim ve şehir dışından iki koşucu arkadaşım (Aydın &  Sıtkı) için, göğüs numarası ve varsa diğer teçhizatı almak üzere Ulus Atletizm Federasyonu İl Bölge Müdürlüğüne gittim. Çünkü kendileri bana yarış çantası ve diğer yarışlarda verilen T-shirt, broşür, yarış chip’ini benden alacaklarını söylemişlerdi. Okumaya devam et “80.nci Büyük Atatürk Koşusu”

Boston Marathon…60 Yaş QUALIFICATION

header18 Nisan 2016 tarihinde 120.si düzenlenecek olan Boston Maratonu dünyanın en bilinen ve rağbet edilen koşusudur. Bilinirliğinde 2 yıl önce düzenlenen bombalı saldırı da etkili. Boston Maratonu kayıtları bir yıl öncesi Eylül ayında açılıp hemen kapanıyor. Okumaya devam et “Boston Marathon…60 Yaş QUALIFICATION”

ve…60 yaş…ilk maraton

İstanbul, 15 Kasım, 2015; Saat 12:47: Finish Line 42.2 km-3h:46m.
Koşuya başladıktan iki yıl sonra kendime hedef olarak seçtiğim ve “Runner’s World Türkiye Baskısında” ve “TRT Radyo1 Hayatın Sesinde”  yayınlanan röportajımda da beyan ettiğim ilk maratonumu geçtiğimiz pazar, 15 Kasım 2015, tarihinde tamamlamanın mutluluğunu yaşıyorum. Bu yazıda iki ana temayı işlemek istedim. Birincisi yarışla ilgili teknik konular, ikincisi ise bu esnada yaşanan olaylar. Okumaya devam et “ve…60 yaş…ilk maraton”

Kızılay İyilik Koşusu

rg.ashxAnkara’nın en işlek ana caddesi Atatürk Bulvarı, Kızılay’da cadde ortasında koşmanın zevkini yaşadık bugün, Hitit Heykeli etrafında dolaşarak başlayan koşuda. Yurdumuzda artık sadece pasif olarak TV karşısında futbol, basketbol seyretmenin spor olmadığı yavaş yavaş da olsa anlaşılması üzerine koşuya karşı gelişen ilgi kapsamında bugün ilki düzenlenen ve elde edilen gelirin tamamının yardım olarak dağıtılacağı bir koşu gerçekleşti, Kızılay’da. Ankara’nın bu en kalabalık kesiminde yolların kapanması, yayaların karşıdan karşıya geçişinin engellenmesi bazılarını kızdırmış olabilir, ancak bilinsin ki bu durum yararlı bir iş için. Okumaya devam et “Kızılay İyilik Koşusu”

60Yaş-3 Delikanlı…Büyükada-11K Macerası

20151025_075620Yetmişli yıllarda, 14-20 Yaş arası Heybeliada’da geçen altı yıl içinde, Büyük Tur diye adlandırılan ve o zaman bugünkü mesafe ölçen uydu destekli aletler olmadığından kim söylemiş ise 10 kilometre olduğu farz edilen koşuyu hiç yapmamıştım.Sadece atletizm takımı adı verilen bir grup zaman zaman bu koşuyu yapardı (Ancak maalesef aramızdan hiç “national” seviyede bir atlet çıkmamıştı nedense!). Bu nedenle geç yaşlarda merak saldığım koşu uğraşında “Büyükada Büyük Tur Koşusu” ilan edilir edilmez kayıt oldum.Bugün, 25 Ekim 2015, yağmurlu geçen 5 gün ardından hediye olarak lütfedilen yarı-güneşli bir havada, altmış yaşa yakın bu koşuyu gerçekleştirdim, iki sınıf arkadaşım, Aydın Oğuz ve Sıtkı Çakır ile birlikte. Okumaya devam et “60Yaş-3 Delikanlı…Büyükada-11K Macerası”

taking charge of your health_3

Herhangi bir sağlık sorunu ortaya çıktığında ya da daha bilinçli sayılan kesim için hastalanmadan önce periyodik ya da rastgele kontrol için bir sağlık kuruluşuna başvurulacağı zaman, kendimiz, çevremiz ya da aile hekimi tarafından konunun uzmanına gideriz. Bu tüm homo-sapiens ırkı için geçerlidir. Hatta hayvanlar için bile veterinerlikte uzmanlık alanları (Biyokimya, Mikrobiyoloji, Patoloji, Besin Hijyeni, Klinik,Cerrahi, Doğum, vb.) vardır.excercise-running-healthy-lifestyle

Şimdi size aşağıdaki tüm konulara çare olabilecek tek bir kaynak vardır, bu kaynak maliyeti sıfıra yakın, bekleme, gün alma, ameliyat, ilaç gibi eziyetleri yok dersem!!!
Okumaya devam et “taking charge of your health_3”

Hayatın Sesi-Koşmak Üzerine

0a8c7e0256d44c98a27beaab8e4648fa

29 Eylül 2015 TRT Radyo 1 Yayımlanan “Hayatın Sesi” Programı Ses Kaydı
KONU      : Meglio Tardi Che Mai!
YAPIMCI : MügeTÜZÜN GERÇEK
SUNUCU : Hafize OKAN
KONUK   :Cengiz YARDİBİ
Ses Kayıt link:
      Radyo_1_HayatinSesi

Bu Çocuklar da en az 80 Yaşa Kadar Yaşamalı

losevDeğerli bağışçımız,
Vekaleten kurban bağışlarınızla Vakfımıza kayıtlı 17.000’in üzerinde lösemili çocuklarımız, kanser hastalarımız ve ailelerine 12 ay boyunca taze et ve et ürünleri iletilecektir. Hastalarımıza maddi, ayni ve sosyal desteklerimiz de aralıksız devam etmektedir.
Her yıl, 200.000 e yakın kişiye kanser tanısı konulan ülkemizde, LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı, 17 senedir toplumsal ve kalıcı hizmetler yaratmaktadır.

Bugüne kadar lösemili çocuklarımız ve kanser hastalarımız için hayata geçirdiğimiz Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE, Lösemili Çocuklar Okulu ve Köyümüzden sonra Ankara’da kurduğumuz LÖSEV Onkoloji Kenti de sizin eserinizdir. Siz değerli bağışçılarımızın destekleri olmadan bunları başarmamız imkânsızdır.

Yüzlerini güldürdüğünüz tüm lösemili çocuklarımız ve kanser hastalarımız adına teşekkürlerimizi sunarız. Sizler iyi ki varsınız… Saygılarımızla,

LÖSEV Lösemili Çocuklar Vakfı, 0312 447 06 60