50 ‘den sonra… hızlanmak

Yaşlanmak mutlaka yavaşlamak anlamına gelmez!

Özellikle bizim kültürümüzde bize anlatılan, bizden beklenen yaşlandıkça kadere razı olarak fiziksel özelliklerde hızlı bir azalma, çökmenin kaçınılmaz olduğu, köşene çekilip eskiden varsa torun torba şimdilerde yazlıklarda ya da çeşitli yaşlı sosyal ortamlarında genelde hareketsiz, bol yemekli, her konuda ahkam keserek ölümü beklemek, özellikle de dayanıklılık sporlarına uzaktan bakmanın bile yasak olması.

Cahit Sıtkı “Otuz Beş Yaş” şiiri ile başlayan o dönem yaşam şartları ve ortalamasına göre belki biraz gerçeklik payı olan yaşla ilgili yakınmalar daha sonra Ümit Yaşar tarafından  ellilere çekilerek, “Sabah-ögle-aksam . . . Hep o tekdüze yasam” gibi dizlerle  ümitsizliği, çaresizliği ve bu hali kabullenip kenara çekilmeyi içeren satırlar halinde insanlara sunulmaktadır. İnternet üzeri elli yaş diye yazdığınızda, dizdeki dermansızlık, romatizmadan göz, baş ve tüm organlardaki hastalıklardan dem vurulur ve en ilerisinde de neden bu kadar merak varsa ölümden bahsedilerek nokta konulur. Bu melankoli dolu edebiyat, müzik ve yaşam anlayışı daha çok doğu kültürlerine mahsus gibi. Bence bu tip şiirler ya şairin hayatı sevmemesinden ya da duygu sömürüsü amacıyla daha çok kitleye hitap etme maksadından kaynaklanabilir. Halbuki insan “coach potato” diye tanımlanan bir yaşam sürdürmekte ise kırk beş yaşında olsa ne fark eder, otuz beşte olsa ne yazar. Bu site ana sayfasında verilen örneklere bakıldığında ne demek istediğim daha iyi anlaşılır sanıyorum. Kaldı ki Monaco’da 90’a ulaşan ortalama yaşam süresi ve buna yakın ortalamalara sahip gelişmiş ülkelerin yüzyıl sonunda, genetik ve robotik gelişmelerin sağlayacağı ekstrem ilaveler hariç 100’e erişecek olması konuya ayrı bir boyut kazandırmaktadır.

yaşlıprm

Doktora gitseniz, hafif bel ağrısı, ya da ortopedik geçici bir rahatsızlık, hemen istirahat verir. Hocam koşabilir miyim diye sorsanız, kötü kötü bakarak “tövbe estağfurullah, bu yaşta koşulur mu, dizler, bel mahvolur, birazcık yürü” anlamına kötü kötübakar ya bir şey söylemez ya da olmaz der. Kesinlikle kalbe zararlı, koşulmaz diye de son darbe vurulur.  Ancak askeri doktorlar bu konuda daha toleranslı gibi sanki. En son gittiğim Jandarma hastanesinde ki ortopedi uzmanı maraton koştuğumu ve diğer doktorların kendini mahvedersin dediğini sorduğumda “ koş koşabildiğin kadar, on sene sonra yerinde oturanlardan kat kat sağlıklı olursun” yanıtını almıştım. Yine kan testime bakan askeri dahiliye uzmanı maraton koşuyorum deyince “ ben zaten anladım, HDL ve diğer kan değerleri, kalp elektrosundan” diye yanıt vererek bu konuda destek oldular.

Gerçekten de bu konuda pek çok soru dolaşmakta.  Yaşlılıkla birlikte bu değişimler, genelde performans düşmesi kaçınılmaz mıdır? Kaderim bu, buymuş alın yazım mı? Bu değişimler ne kadar çabuk gerçekleşir? Bu düşüşü engelleyecek, an azından yavaşlatacak bir şeyler yapabilir miyiz? Değişimi tersine çevirmek mümkün müdür? Yaşlandıkça nasıl daha hızlı olabiliriz, dalga mı geçiyorum?

Eskiden beri atlet olanlar bu sorulara tebessüm ederek cevap verirler, yıllardır edindikleri deneyim çerçevesinde. Emeklilik sonrası atlet olanlar-late bloomers, daha endişeli ve meraklı olabilirler.

Bu konudaki araştırmaları, gelişmeleri, yaşlandıkça nasıl daha genç daha hızlı olunur, neler yapmak gerekir, müteakip yazılarda, özellikle en yeni ve yabancı kaynaklardan alıntılar ile ortaya koymaya çalışacağım. Bu arada, bu işe bir şekilde “tardi-geç” soyunmuş olan  yaşlılara bu olayın faydası, hazzı, teknikleri; bu faaliyetler sırasında ortaya çıkabilecek sorunlar ve bu sorunların üstesinden gelme, daha da önemlisi önleyici tedbirlerle sorunlarla daha az muhatap olma konularında edindiğim tecrübe ve tercüme ettiğim kaynaklardan aktarma yapmayı planlıyorum.

Reading, 6 Haz 15

“50 ‘den sonra… hızlanmak” için bir yorum

  1. Birde kalp krizi gecirirsin diye uyariyor bazi doktorllar ama Kalp krizi gecirenlerin cogu hayatinda spor yapmamis, Sigara icen gobekli insanlar. Allah korusun tabi Allah yazdiysa onu da yasarsin. Ama olasilik diye bisi var. Calisan vucut daha direncli olur muhakkak.

nur için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et